Son zamanlarda gayrimenkul sektöründe en çok dikkat çeken yatırım türlerinden biri de lojistik depolama tesisleridir. Türkiye ve dünya genelinde yaşanan ekonomik gelişmeler, internet kullanıcılığının e-ticarete yoğunlaşması ve tüketimin internet üzerinden yapılması mevcut ihtiyacın daha da artmasına sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak lojistik depolama tesislerindeki arzın yeterli olmaması ile mevcut talebin yetersiz kalması yeni ve nitelikli modern depolama alanı ihtiyacının önemini yeniden göz önüne sermektedir.
Mevcut depolarda stokların az olması nedeniyle sadece e-ticaret şirketleri değil, depo kullanıcıları, özellikle lojistik hizmet sağlayıcıları (3PL, 4PL) ihtiyaç duydukları yeni alanları bulmakta oldukça zorlanmaktadır. . Ülkemizdeki arsa fiyatlarının yüksek olmaları, yatırımcıların cesaretini kıran en önemli hususlar arasındadır. Özellikle İstanbul Anadolu Yakası’nda Tuzla, Avrupa Yakası’nda Esenyurt, Kocaeli’de Gebze bölgelerindeki arsaların satış fiyatları yeni yatırım maliyetlerini yükselmesine sebep olmaktadır. Kendi finansal imkanları ile depo inşaatı yapan arsa sahiplerinin yaptıkları yatırımın geri dönüş süresinin çok daha kısa olduğu görülmektedir. Yeterince finansal güce sahip olmayan arsa sahiplerinde ise son zamanlarda tercih edilen seçenek olarak karşımıza çıkan kat karşılığı veya kira gelir paylaşımı modelleri önümüzde ki dönemde daha önemli bir trend haline geleceği düşünülmektedir. Bu modellerin çoğalmasının özellikle lojistik bölgelerde yatırımcıyı daha da cesaretlendireceği düşünülmektedir.
Mevcut depo arzının çok kısıtlı olması, yüksek standartlarda depolama alanlarının bir an önce artması gerektiğini ve mevcut yoğun ihtiyacın yapılacak yeni nitelikli alanlarla karşılanması gerektiği de ortadadır. Büyük ölçekli depo alanları (10.000 m2 den fazla) daha da fazla önem kazanmaya başladı.
Lojistik sektöründeki ekonomik gelişmeler, sektördeki rekabetin artması, ayrıca dağınık durumdaki depolama tesislerinin konsolide edilme ihtiyacı gibi etkenler kullanıcının büyük ölçekli depolara yönelmesine sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak önümüzdeki dönemde sadece İstanbul’da değil çevre illerde de büyük ölçekli tek veya çok katlı depolama tesislerinin yatırımlarını duyar hale geleceğimiz beklenmektedir.
Gayrimenkul sektöründe son zamanlarda en çok dikkati çeken yatırım türünün lojistik gayrimenkullerin olacağına kesin gözü ile bakılmaktadır. Avrupa da, özellikle Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Polonya gibi ülkelerde bu tür gayrimenkul türünün kuvvetli bir yatırım aracı olduğunu görmekteyiz. COVID-19 öncesi sadece Almanya’da 5 milyon 500 bin m2’lik depolama alanı işlem görmüştür. Ayrıca her yıl 2 milyon m2’ye sadece e-ticaret için ihtiyaç duyulmaktadır. Önümüzdeki dönemde depolama tesisleri yatırımlarının kuvvetli bir ivme kazanacağını ve gayrimenkul sektörümüzde ana trend haline geleceğe kesin gözüyle bakılmaktadır.
Ülkemizde faaliyet gösteren lojistik ve perakende sektörünün global ve yerel oyuncularının depolama alanı ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeniden depo yatırımlarının yapılması ve yapılacak bu yatırımların yüksek standartlarda olması gerektiği, ayrıca yeni lojistik bölgelerinin açılıp, lojistik gayrimenkul yatırımının önünün açılacağı da öngörülmektedir.
Önümüzdeki dönemde bizler lojistik depo geliştiriciler olarak bu özel varlık sınıfının ihtiyaçlarını mevcut ve yeni yatırımcılarla birlikte ülkemizde daha da geliştirerek ve depolama tesisi geliştirme konusunda ilerleyen teknoloji ile birlikte modern alanlar da inşa ederek ülkemizi lojistik cazibe merkezi haline getirecektir.