Lojistikte Zihinsel Dayanıklılık ve Psikolojik Sağlık
Sadece Yük Değil, İnsan Taşıyoruz
Lojistik sektörünü tarif ederken çoğunlukla hız, zaman yönetimi, kriz anında çözüm üretme ve maliyet kontrolü gibi kavramlar üzerinden konuşuruz. Ancak çoğu zaman atladığımız çok önemli bir gerçek var.
Bu dev sistemi ayakta tutan insanların ruh sağlığı ve zihinsel dayanıklılığı.
Hiç bu pencereden olaylara bakmayı denediniz mi?
İşin merkezine insanı koymadan kurulan her sistem, bir yerde tıkanmaya mahkûm. Lojistik sektörü de bu açıdan istisna değil.
Lojistikte Zaman Mefhumu Yoktur
Müşteri açısından lojistikte zaman kavramı esnektir. İstediği saatte arayıp işinin yapılmasını talep edebilir. Peki bu ne anlama geliyor?
“Kimsenin aciliyeti benim önceliğim olmamalı. Ya da acilse, bunun bedelini ödemeli.” diye düşünenlerden olabilirsiniz. Fakat sektörün gerçekleri, maalesef bu anlayışa pek izin vermiyor.
Böyle gelmiş, böyle gidiyor. Hatta talepler giderek daha da artıyor.
Bir yükleme geciktiğinde, evrakta eksik çıktığında ya da uluslararası bir kriz nedeniyle operasyon sekteye uğradığında, o krizi yönetip süreci yeniden ayağa kaldıranlar… İşte onlar, gece gündüz demeden işleyen bu sistemin gerçek kahramanları.
Peki, bu insanlar psikolojik olarak ne durumda?
Zihinleri bu tempoya nasıl ayak uyduruyor?
İşte burada sektörümüzün yüzleşmesi gereken ciddi bir konu var.
Yük Ağırlaştıkça Zihin de Yıpranır
Lojistik, doğası gereği belirsizlik yönetimi isteyen bir iş kolu. Sürekli değişen planlar, dış etkenlerle şekillenen programlar ve yüksek müşteri beklentisi; çalışanlar üzerinde yoğun mental baskıya yol açıyor.
Özellikle pandemi sonrası dönemde, sektör çalışanlarında tükenmişlik sendromu, anksiyete ve iş stresi kaynaklı rahatsızlıklar dikkat çekici şekilde arttı.
Asıl sorun şu ki, çalışanların çoğu bu durumu işin doğası olarak kabullenmiş durumda. Dile getirmeye çekinenler de az değil.
Oysa ki psikolojik sağlığı önemsemek yalnızca bireysel bir mesele değil; iş verimliliği, müşteri memnuniyeti ve şirket sürdürülebilirliği açısından da kritik bir ihtiyaç.
Zihinsel Dayanıklılığı Güçlendirmek Mümkün
Psikolojik dayanıklılık geliştirilebilen bir kas gibidir. Nasıl ki spor salonunda fiziksel kaslar çalıştırılıyorsa, zihinsel dayanıklılık da çeşitli yöntemlerle güçlendirilebilir.
Sektörde bu konuda yapılabilecek uygulamalardan bazıları.
- Psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması.
Şirket bünyelerinde psikolojik danışmanlık hizmetleri sunulmalı. Çalışanların yaşadığı sorunları profesyonellerle paylaşabilmesi sağlanmalı. - Zihinsel sağlık üzerine eğitimler.
Stres yönetimi, kriz anı iletişimi, nefes egzersizleri ve farkındalık çalışmaları düzenlenmeli. - Dinlenme ve mola kültürünün benimsenmesi.
Lojistikte mola çoğu zaman lüks olarak görülüyor. Oysa sağlıklı bir mola sistemi, iş verimliliğini artırır ve hata oranını azaltır. - Esnek çalışma imkanları.
Operasyon yoğunluğunun düşük olduğu dönemlerde, çalışanlara home office ya da esnek saat uygulamaları sağlanabilir.
İnsanı Önceleyen Lojistik Modeli
Sonuç olarak, yük taşımanın ötesinde, aslında insan taşıyoruz. Depo görevlisinden operasyon müdürüne, sürücüden satış yöneticisine kadar herkesin ruh sağlığı, bu sektörü ayakta tutuyor.
Bugün bu konuyu konuşmazsak, yarın sektörde nitelikli insan kaynağı bulmakta ciddi sıkıntılar yaşanabilir.
Bu nedenle sektörümüzde, zihinsel ve ruhsal sağlığı önceliklendiren, insan odaklı bir lojistik modeline geçiş şart.
Unutmayalım ki; lojistikte başarı yalnızca taşınan yükle, kat edilen kilometreyle değil; sağlıklı ve güçlü zihinlerle de ölçülür.
Sevgiyle Kalın







