Scrap’e giden gemi sayısının artması ve pazardaki arz azalması ile navlunlarda ciddi bir artış gözlemleniyor. Denizcilik ekonomisi gemi arzına ve talebine bağlı olarak sürekli dalgalanma yaşayan bir sisteme tabii, denizcilik ekonomisi Martin Stopford’un kitabından bu bilgiler… Bu ekonomi her 4 – 5 yılda bir ciddi dalgalanma yaşar. Düne kadar gemisini 23 bin TEU lara kadar yükselten hatlar, arz fazlası yaratınca navlunlarda düşüş yaşandı fakat Emmalar Oskarlar gülsünler gibi gemileri piyasa çok görmeye başlayınca pazarda sıkıntılar da baş göstermeye başladı. Şimdi scrape giden ve belli yaş kotası gibi uygulamaların etkileri yaşandıkça arz azalıyor. Ama gemi inşa sanayisinin fabrikasında yeni inşalar arttığı anda navlunlar aşağı yönde harekete geçeceklerdir. 5 yılı iyi değerlendiren kazanacak her beş yılda olduğu gibi. Ülkemiz tersanelerinde bakım ve onarımları yapılabilmekte olmasına rağmen yurt dışında inşa ettirerek yeni alımları oralardan almayı tercih ediyor birçok acentalar/armatörler/donatanlar. Çin’den sipariş verilen ve adlarının aile bireylerinin verildiği gemileri hatırlatırım.
Denizcilikte dijitalleşme havaya göre geç gelişmiş ve hala da olgunlaşmakta. Maersk ve Hapag dijitalleşmede sektörün öncüsü ancak MSC’nin ve CMA’in de ciddi çalışmaları var arka planda. Zaten MSC’nin Maersk’in COOsunu CEO alma sebeplerinden biri de dijitalleşme. Otonom gemilerin ilkinin 2018de denize ineceğini söylüyorlardı ama yanlış bilmiyorsam bu seneye (2020) kaldı. Hatta kısa mesafelerde, su kanallarında test sürüşlerinin yapıldığını bazı haber kaynaklarından duyduk/gördük.
Otonom feederların özellikle Avrupa’da kısa deniz mesafelerinde ciddi başarı göstereceğini hem daha çevreci olacağını hem de karayoluna göre daha iyi bir performans sergileyeceği öngörülüyor. Tabi otonom gemilerin yaygınlaşması uzun yılları alacaktır muhakkak.
İlk faz uzaktan kumandalı mürettebatlı yarı otonom, ikinci faz uzaktan kumandalı tam otonom mürettebatsız tam kumandalı, üçüncü faz tamamen otonom yani bir beyin ile yönetim şeklinde planlanıyor. Belirttiğim gibi uzun bir yol var. Şu an Norveç’te başladı iç sularda deniyorlar ilk fazı. Ticari gemilerden önce yolcu gemilerinde deneme yapacaklarını duyumlar arasında. Ofis alanında dijitalleşme yazılımlar ile sağlanmaya çalışılıyor anladığım kadarıyla, limanda navis gibi citos gibi entegrasyon sistemleri hazırlanıyor ve entegre edilecek.
Beyin yönetim fazı kısmı için bir yazılı doküman yok ancak teknolojik gelişmeler eğilimi o noktaya doğru taşıyacaktır. Şu an için ancak Rolls-Royce’ un sesli komut ile çalışma örnekleri tanıtımları dolaşıyor YouTube’da, birkaç link bırakıyorum buraya. Hybrid, Dizel ve Elektrikli motor sistemleri ile de besleniyor projeler. Rolls-Royce ile Intel’in otonom gemi yazılımları için ciddi bir iş ortaklığı söz konusu.
Norveç’te yarı otonom gemisi üzerine çalışılıyor. Otonom için önce yük gemisinin tercih edileceği düşünülüyor, burada insan psikolojisi faktörü var. Yazılımsal çalışmalar yapılıyor daha ziyade. Entegrasyonlar ilerleyen yıllarda artacaktır zaten bugün Tradelane için paylaşılan bir yazı oldu o proje tamamen entegrasyon temelli bir proje ve global ölçekli.
Sektörde bu mecburi yatırıma harcanan toplam tutar (scrubberlardan ayrı olarak LNG dönüşümleri dahil) 15 milyar USD ve üzerinde olarak tahmin ediliyor. En yüksek filoya sahip olan Maersk’ün yatırımları tahmini 2,5 milyar dolar. Bazı hatlar direkt navluna yansıtılırken, bazıları navlunu sabit tutarak IMO (International Maritime Organization – Uluslararası Denizcilik Örgütü) surcharge, enviromental fuel charge vb gibi isimlerle short term olarak şuan yansıtıyor fakat uzun dönemde ne olacağı henüz kesin değil. İnanılmaz rakamlar ve armatörler gerçekten çok büyük harcamalar yapmak zorunda kaldılar ve kalıyorlar. Bu nedenle LNG gibi yakıtlara kaymalar çok fazla, yeni dizayn gemiler de bu regülasyona daha az maliyetle uymak için LNG yakıtlı dizayna uygun makinalarla planlamaya çalışılıyor.
Limanlarda vinçler çok küçük jostic viteslerle hiç üzerlerine çıkmadan operatörü tarafından ofisinde sıcak ortamda kullanılıyor. Artık bu sistemler bile neredeyse eskidiler. Otonom uzaktan kontrollü gemilerin kullanımı da hayal değil artık. Bilgisayarından başında oturarak bir bilgisayar oyunu gibi birileri otonom gemileri kullanıyor olacak.
Bunun sonucunda akla bazı sorular geliyor.
Bu gemileri kullananlar gemi adamı haklarına mı tabii olacak yoksa Türk ticaret kanununa mı tabii olacak? İki otonom gemi çarpışırsa ne olacak, daha da garibi bir otonom gemi normal bir gemiye çarparsa kimin sözü, verisi esas alınacak? Denizde çatışma kuralları mı geçerli olacak? Hangi kanunlar geçerli olacak? O zamana kadar yeni kanunlar mı yazılacak, neye kime göre? Remoterlar uluslararası kanuna mı tabi olacak? Ya da otonom gemi kaza alanından geçerken kurtarma işi yapacak mı? Yepyeni bir sayfa açılıyor…
Gürkan KAVRAZLI
Lojistik Sektör Danışmanı/Eğitmen/Yazar