Bildiklerinizi unutmaya hazırsanız, hadi gelin başlayalım. Bildiklerini unutarak eski öğretilerden vazgeçenler yeni bilgilere yelken açıyorlar. Peki ya eski bilgilerinden vazgeçmeyenler ne yapıyor dersiniz? Bu sorunun cevabı çok basit, aslında tahmin edeceğiniz üzere, maalesef dünde kalıyorlar.
Gelişmiş toplumlarda insanlar hayatları boyunca öğrenmeye teşvik edilirler. Aile, okul ve iş hayatında bilgilenerek becerilerini geliştirirler. Deneyim ve etkileşim aracılığıyla yeni şeyler keşfetmeye hep açık olurlar. Ancak bazen öğrenme süreciyle ilerlemenin önündeki en büyük engel, eski ve yanlış bilgilerin ya da davranışların hala bizimle birlikte kalmasıdır. İşte bu noktada “un-learning” kavramı önem kazanır.
Önceden öğrendiğimiz, kabul ettiğimiz veya benimsediğimiz bilgileri ve davranışları bilinçli olarak gözden geçirerek, yeniden düşünmemizi ve daha iyi sonuçlara ulaşabilmemiz için bunları terk etmemizi sağlayan bir süreçtir un-learning. Eski düşünce kalıplarını sorgulama, ön yargıları bırakma ve yeni bilgilere ve fikirlere açık olmayı gerektiren bu anlayışı benimseyen topluluklar, şirketler, kısacası gelişime açık olan insanların kazandığı bir dünyadayız.
Un-learning anlayışı özellikle hızla değişen dünyada önemli bir yetenektir. Teknoloji, iş dünyası ve toplumsal normlar sürekli olarak evrim geçirirken, eski bilgiler ve alışkanlıklar bizi geride bırakabilir. Bu nedenle un-learning becerisi, adaptasyon ve yenilikçilik için hayati önem taşır. Yeniden öğrenmek, zihinsel esneklik gerektirir ve mevcut bilgileri sürekli olarak gözden geçirerek, değişen koşullara uyum sağlamamızı sağlar.
Un-learning aynı zamanda kişisel büyüme ve gelişim için de vazgeçilmez bir süreçtir. İnançlarımızı, tutumlarımızı ve değerlerimizi yeniden değerlendirebilir ve değiştirebiliriz. Önyargılarımızı ve stereotiplerimizi fark etmek ve onları terk etmek, daha açık fikirli ve empatik bir şekilde düşünebilmemizi sağlar. Un-learning, kendi düşünce kalıplarımızı sorgulamamızı ve geliştirmemizi mümkün kılar.
Un-learning, öğrenme sürecinin tamamlayıcısıdır ve sürekli bir gelişim ve büyüme yolculuğunda hayati bir rol oynar. Eski bilgileri ve davranışları sorgulamak, güncel ve doğru bilgilere ulaşmamızı sağlar. Yeniden öğrenmek, bireylerin, toplumların ve organizasyonların daha esnek, yenilikçi ve sürdürülebilir olmalarına yardımcı olur.
Un-learning, korkutucu olabilir çünkü alışılagelmiş düşünce kalıplarımızı zorlar. Ancak, bu süreci cesaretle ve açıklıkla karşıladığımızda, yeni fırsatlar ve perspektifler keşfedebiliriz. Un-learning, yeniden öğrenme yolculuğunda bize eşlik eden bir rehberdir ve yaşam boyu öğrenme sürecimizi zenginleştirir.
Bildiklerinizi unutmaya hazır değilseniz, yarın tıpkı daha önce yaptıklarınız gibi şirketinizde işlerinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Yok, ben bildiklerimi unutmaya hazırım diyorsanız, değişim ve gelişim yolculuğunuzda yolunuz açık olsun.
Kurum kültüründe köklü değişiklikler en tepeden başlar. Müsaadenizle, en sevdiğim sözlerden bir tanesiyle yazıyı sonlandırmak istiyorum: “Ön tekerlek nereye giderse, arka tekerlek oraya gider.”
Sevgiyle kalın.