Ya Birlikte Yükseliriz Ya da Birlikte Yok Oluruz
Bize okulda, iş hayatında ve sokakta hep aynı şeyi öğrettiler: “Güçlü olan hayatta kalır.” Doğanın bir savaş alanı olduğunu, büyük balığın küçük balığı yuttuğunu, kazanmak için birilerinin kaybetmesi gerektiğini zannettik.
Oysa doğanın en büyük sırrı bu değil.

Milyarlarca yıllık evrim tarihine baktığınızda, hayatta kalanların sadece “en güçlüler” veya “en hızlılar” olmadığını görürsünüz. Asıl kazananlar, “en iyi iş birliği yapanlardır.” İşte buna biyolojide Simbiyoz (Ortak Yaşam) diyoruz. Ve bugün, bu kavram bizim için bir biyoloji dersi değil, bir hayatta kalma kılavuzudur.
1+1 > 2 Denklemi
Bir mantarı tek başına düşünün; nemli ama kırılgandır. Bir alg’i düşünün; fotosentez yapar ama korumasızdır. Doğada ikisi de tek başına zorlanır. Ama bu ikisi bir araya geldiğinde “Liken” dediğimiz o muazzam yapıyı oluştururlar. Liken, ne mantardır ne de alg’dir; o artık kayaların üzerinde bile yaşayabilen, fırtınalara direnen yepyeni ve çok daha güçlü bir organizmadır.
İşte “birlikte daha güçlüyüz” derken kastettiğimiz romantik bir temenni değil, tam olarak bu matematiksel gerçektir.
Ego’dan Eko-Sisteme Geçiş
Bugünün dünyasında şirketler, dernekler, hatta bireyler kendilerini izole kaleler gibi görüyor. “Pastayı bölüşmemek” için kapıları kapatıyoruz. Ama unuttuğumuz bir şey var: Dışarıdaki fırtına artık tek bir geminin göğüsleyebileceği kadar küçük değil.
Küresel krizler, dijital devrimler ve ekonomik dalgalanmalar gösterdi ki; tek başına “köpekbalığı” olmaya çalışanın sonu yalnızlıktır. Oysa “mercan resifi” gibi bir arada duranlar, birbirinin açığını kapatanlar, fırtına dindiğinde hala ayakta kalanlardır.
Simbiyoz bize şunu fısıldar:
-
Senin eksiğin, benim fazlam olabilir.
-
Benim zayıf yönüm, senin en güçlü kasın olabilir.
-
Birleşirsek, eksiklerimiz görünmez olur, gücümüz ise katlanır.
Parazit Olma, Partner Ol
Elbette her birliktelik simbiyoz değildir. Bir tarafın sadece aldığı, diğerinin tükendiği “parazit” ilişkiler sürdürülebilir değildir. Bizim ihtiyacımız olan “Mutualizm”, yani “Kazan-Kazan” ilkesidir.
Bir lojistikçinin bir yazılımcıya, bir sivil toplum liderinin bir medya mensubuna, bir ustanın bir çırağa duyduğu ihtiyaç, bir zayıflık göstergesi değildir. Aksine, bu bir zeka göstergesidir. Çünkü akıllı organizmalar bilir ki; kaynakları tüketmek yerine kaynakları birleştirerek büyütmek tek çıkış yoludur.
Sonuç: Seçim Bizim

Doğa acımasızdır ama adildir. Mesajı çok nettir: Hücreler birleşmeseydi, insan olmazdı. Arılar ve çiçekler anlaşamasaydı, yeryüzünde yaşam olmazdı.
Bugün önümüzde iki yol var: Ya egolarımıza yenilip tek başımıza “haklı” ve “güçlü” olmaya çalışarak yavaş yavaş silineceğiz… Ya da farklılıklarımızı bir kenara bırakıp, birbirimize tutunarak, birbirimizden beslenerek yeni bir Liken oluşturacağız.
Unutmayalım; doğada yalnız kalan avlanır, sürüden ayrılanı kurt kapar. Bu yüzden ısrarla söylüyoruz: Birlikte daha güçlüyüz. Çünkü birlikte olmazsak, birlikte yok olacağız.







