Lojistik sektöründe yıllardır aynı cümle tekrar edilir: İddialı ve rekabetçi fiyatlar ile hizmetinizdeyiz.
Bu cümlenin ardında masum bir istek yoktur; büyük bir zincir reaksiyonun başlangıcı vardır. Çünkü taşımada fiyat düştüğünde, maliyet sadece kenara konan birkaç rakamdan ibaret olmaz. Bedeli; insanlar, araçlar, işletmeler ve en sonunda sektörün tamamı öder.
Gerçekte “ucuz taşıma” diye bir kavram yoktur. Ucuza verilen her hizmet, bir yerden mutlaka çalar: emekten, güvenlikten, planlamadan, araç sağlığından ya da hizmet kalitesinden. Kağıt üzerinde fiyat düşmüştür; ama sahada risk büyümüştür.
Sürücüye her zamankinden daha fazla yük biner. Daha hızlı gitmesi istenir, daha kısa sürede daha çok iş yapması beklenir. Trafikte, dinlenme saatlerinde ve hatta evine döndüğü bir gecede bile üzerindeki baskı devam eder. Yorgunluk kazaya, kazalar can kaybına, can kaybı ise telafisi olmayan acılara dönüşür. Kimse bunun adını koymaz ama birçok kaza, ticari baskı yüzünden yaşanır.
Depolarda tempo hızlanır. Yetersiz personelle daha fazla yük hazırlanır, daha fazla operasyon yapılır. Planlama ekipleri sürekli bir zaman baskısı altında kalır, hatalar artar, stres büyür. “Nasıl yetiştireceğiz?” sorusu günlük rutinin merkezine oturur. Ucuz taşıma talebi zincirin her halkasını yorar, operasyon kalitesini bozar.
Firmalar açısından tablo daha da çarpıcıdır. Maliyeti karşılamayan iş, bir süre sonra aracı çürütür, sürücüyü tüketir, firmayı finansal olarak sıkıştırır. Bakımlar gecikir, güvenlik önlemleri ötelenir, kalite standartları düşer. Kısa vadeli “kârlı gibi görünen” tercih, uzun vadeli bir çöküşe dönüşür. Bugün pazarda birçok firmanın yok olmasının temel nedeni budur: Ucuz işin gerçek maliyetini zamanında görememek.
Müşteri tarafı da bu tablonun dışında değildir. Ucuz fiyat önce cezbedici görünür, sonra kalite kaybı, gecikmeler, hasarlar ve güven sorunu olarak geri döner. Herkes bilir ki lojistik zinciri zayıfsa, tedarik zinciri de zayıftır. Uygun fiyat rekabet sağlar; ama doğru fiyat sürdürülebilirlik sağlar.
Sonuç aslında çok nettir. Taşımada fiyat düşürmenin sınırı yoktur ama maliyet düşürmenin sınırı vardır. O sınır aşıldığında risk büyür, kalite düşer, süreçler bozulur. Bu nedenle lojistikte başarıyı belirleyen şey “en ucuz olmak” değil, “doğru değerde hizmet sunmak”tır.
Bu sektörün geleceği, ucuz rekabette değil; emeğin, aracın, sürücünün ve hizmetin gerçek değerini bilmekte yatıyor. Bugün bu gerçeği konuşmak zorundayız. Çünkü ucuz ve uzun vadeli taşımanın bedelini ödeyen sadece firmalar değil; insanların hayatı, ailelerin huzuru ve sektörün itibarıdır.
Devam Edecek.







