Birkaç gün önce ‘’Fırsat Krize Nasıl Döndürülür’’ isimli bir başlık paylaşmıştım. Sanıyorum dostlar yorum yapmaktan imtina etmişler. Fırsat krize nasıl döner ben hemen yazmaya başlayayım.
E-Ticaret sektörünün hızla büyüdüğünü görmekteyiz. Loji TV’de yayınlanan Recep Koca ile Lojistik Analizinin konuğu T-Soft E-Ticaret Çözümleri Yöneticilerinden Sayın A. Tolgay Çetinkaya oldu. E- ticaret ne kadar büyümüş olsa da önünde daha çok uzun yol olduğunu ve bu işin hangi alanı olursa olsun yatırım yapanın kazanacağından bahsettik.
Konunun özüne geldiğimizde birilerinin kargo sektörünün ayağına sıktığı apaçık görülmekte. Start-up projeleri kapsamında meydana gelen kirlilikler yüzünden şubeler yavaştan küçülmeye ve bir süre sonra da kapatılmaya başlayacaktır. İşi bilen kargo çalışanları, araç alıp değişik firmalar ile dağıtıma geçecek ve hemen akabinde kargo şubeleri zarar ediyor diye kapatılacaktır. Kendi başına dağıtım yapan insanlar ise ‘‘Biz sizi çok taşıdık, bu paradan aşağı olmaz’’ deyimi ile sistemi kilitleyecek demiştik, demeye de devam ediyoruz.
Küçük bir dip not ‘‘gün gelecek o mahallede tek tük kalan sütçüler gibi butik satıcılar türeyecek’’ demedi demeyin.
Çok yakında 11.11 tarihli yılın alışveriş günü kampanyası var. Bakalım o gün yapılan alışverişlerin son teslimatı kaç ay sonra tamamlanacak? Yanlış duymadınız 45 günü geçen teslim sürelerine bizler şahit olduk ve bazı istatistikleri görmeyelim diye çeşitli entrikaların çevrildiği de ortadayken iade süreçlerini hiç anlatmak istemiyorum.
Her gün sisteme yeni oyuncular giriyor ya da var olan oyuncular ürün gamında iyileştirme yapıyorlar. Sektörün en çok ciro yapan pazar yeri sitelerinden bir tanesi gıda işine girdi ve İstanbul’da pazar kızışacak gibi görünüyor. Var olan büyük bir market oyuncusu e-ticaret pastasındaki paya göz dikti ve büyük yatırımlar yaptı. Diyeceğim o ki; her saniye müşterileri cezbedecek yeni projelere hazırlıklı olun ve karlı çıkmak için kampanyaları takip edin.
Şimdiye kadar fırsatın krize çevrilmesi ile ilgili çok ilginç bir satıra rast gelmediğinizin farkındayım. Bildiklerinizi tekrar harmanlamak istedim, lafı fazla uzatmadan hemen anlatayım. Türkiye’nin en büyük kargolarından bir tanesi sendika oluşumundan dolayı işçilere olmadık baskılar yaparak iş akitlerine son vermekten tutunda farklı uygulamalar ile hak ihlali yapmaktan geri kalmadığı gibi insanların günlerini kurtarmak adına attıkları adımdan dolayı onların yarınlarını da sömürmeye devam ediyor. Soruyorum, herkes kendi işinin patronu olabileceği sistem dünyanın neresinde var?
Biz lojistiğin içinden gelenler olarak oyuncu sayısının yeterli olmadığını ve mevcut oyuncularında birçok konudan şikayetçi olduğunu çok bariz görmekteyiz. Sektörün en büyük sorunları kalifiyeli personel eksikliği, düşük maaş, çalışma saatlerinin fazlalığı, stresli ortam gibi bir sürü olgudan oluşmaktadır. Kargo çalışanları ağır şartlarda çalıştıkları için erken emeklilik hakkından yararlanmalıdır diye düşünüyorum.
Aslında en büyük kayıp dolaylı yoldan hepimizin bildiği şeyler. Maliyetleri düşürmek adına vergiyi devletten nasıl kaçırırız çalışmaları başta olmak üzere sigortasız işçi çalıştırılması, kaybolan, çalınan veya hurdaya çıkan ürünlerin ülke ekonomisine verdiği zararlar gibi onlarcasını sıralamak mümkündür ve nasılsa kimse takip etmiyor diye kargolarda irsaliyesiz taşınan ürünleri de ES geçiyorum.
Dünya devleri ülkemizdeki e-ticarete gözünü dikmiş durumda ve binlerce kilometre öteden tek tık ile satış yapabilmektedir. Teslimat süreleri ülkemizdeki teslimat süresinden daha hızlı olurken biz e-ihracattan ne kadar haberdarız?
Lütfen aynı geminin içinde olduğumuzu unutmayalım. Birileri çok zengin olabilir hatta birileri dünyanın en lezzetli peynirini üretebilir ama o peynire köşedeki fırından çıkmış sıcacık ekmek eşlik etmez ise o peynir yarın bir hiç olabilir. Diyeceğim o ki sektörde çok gidilecek yol var. Bizim katma değerli ürünler üretmemiz ve ürettiklerimizi sevk etmemiz gerekiyor. Teknolojiye ne kadar yatırım yaparsanız yapın o buzdolabını 5 kata çıkaracak bir insana ihtiyaç mutlaka duyacaksınız ya da Adana tarlalarında 55 derece sıcakta o karpuzu toplayacak insan gücüne.
Kazanırken nasıl biz aynı gemideyiz diyebiliyorsanız kazandıklarınızı dağıtırken de aynı gemide olduğunuzu unutmayın. Annesine bir battaniye göndermek için kapınıza gelen müşteriye yolunacak kaz gibi bakıp devasa görünen fabrikaya gidip zararına teklif yapmayın ki samimiyetiniz ve aynı gemide olduğunuz ortaya çıksın.
Diyeceğim o ki fırsatı krize döndürmeden önce birlikte tavla oynadığınız, çay içip selamlaştığınız meslektaşlarınız ile bir araya gelip boş giden araçları aynı amaç uğruna nasıl etkili kullanırız diye düşünün. Start-Up projelerinizde insana yatırım nasıl yaparız diye düşünün. E-ihracatta nasıl başarılı oluruz diye düşünün. Hala %8 olan e-ticaretin nasıl %50’lere çıkartacağınızı düşünün. Köyleri bugünün mahallelerine nasıl teslimat yaparız diye düşünün. Üretimin sadece İstanbul’da olmayacağını, Adana’dan öte depolara yatırım nasıl yapılır diye düşünün. Düşünecek çok şey var o kadar vaktiniz yoksa biz sizin yerinize düşünür fikirlerimizi ücretsiz ortaya koyarız, sizler de lazım olanı alıp hayata geçirin yeter.
Ülkemde teslimat başta olmak üzere tersine lojistik sorunları hiç konuşulamamakta, ambar ve şehir içi kamyonetlerde taşımacılık konusunda çok ciddi vergi kayıpları gündemdedir. Haksız rekabeti ortadan kaldırmak için birlik ve beraberlik içinde herkesin kazandığı sistemi gündeme taşımak adına sayın yöneticilerimi farkındalık ve birlik mesajları yayınlamaları için davet ediyorum.
Sizler maliyetlerinizi kayıt altına alır, gerekli düzenlemeleri yaparsanız navlun maliyetleri düşer. Gittiğiniz her yerde firmalar mallarını satmak ister, yeni yatırımlar ile üretimler artar ve ‘‘kazanan’’ taraf toprağını fabrikalara milyon liralara satanlar değil toprağında üretim yapanlar olur.
Fırsat varken değerlendirin yoksa biz dün dolar 5 TL’de olmaz herhalde diyorken bugün dövizin geldiği son noktada birilerini zengin etmeye devam ederken, ayağımıza kadar gelen fırsatları daha çok el birliği ile krize çevirmeye devam ederiz.
Sevgiyle Kalın.
Recep Koca